Kategori: Bir Konu

Fudayl b. İyaz (R.A.)

Fudayl b. İyaz (R.A.) Fudayl bin İyaz önceleri eşkiyalık yapan ve sonra tövbekar olan bir evliyadır.  Ebiverd kasabasının Ferdin köyünde büyüdü. 107’de (725) doğdu. Temîm kabilesinin Yerbû‘ boyundandır.. Başka bir rivayete göre ise aslen Buhara’lıdır. Ailesi hakkındaki rivayetlerden Arap asıllı olduğu anlaşılmaktadır. Tahsilini yerleştiği Kufe şehrinde yaptı. İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin sohbetlerine iştirak ederek ilim

Dünya Hayatı ve Nefs

Dünya Hayatı ve Nefs Rasul-i Ekrem (A.S.) Efendimiz, bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: “Mümin beş güçlük arasındadır. Karşısındaki mümin olur, kendisine hased eder. Münafık olur, gizli düşmanlık eder. Kâfir olur, kendisiyle savaşır. Şeytan saptırmaya çalışır. Nefsi ise kendisi ile çekişir durur.” Şeytanın saptırmaya çalışması o derecede olur ki, mümini kâfir etse dahi hıncını, intikamını alamaz.

Değişebilen Kader Çizgisi

Kader Kader, Cenab-ı Hakkın başlangıcı ve sonu olmayan ilmiyle, bütün varlık âleminin ve içindeki olmuş ve olacak bütün yaratılanların nasıl olacaklarını, ne zaman vücuda geleceklerini ve nasıl yaşayacaklarını her türlü ayrıntısı ile bilmesi ve aynısını da kader levhasına yazmasıdır. Kader, Allahü teâlânın, olacak şeyleri ezelde bilmesidir. Kaza, kaderde bulunan şeyleri, zamanı gelince yaratmasıdır. Allahü teâlâ,

Nefis Terbiyesi

Nefis Terbiyesi Nefs Nefs, “insanın kendi, maddî benliği, egosu”dur. Nefs hep daha çok ister,  insanı felaketlere, haramlara, zulümlere ve  günahlara sürükler. Nefsinin arzularına yenilen kişi aynı zamanda kişiliğinden ödün vermiş, benliğini zaafa uğratmıştır. Nefis, insanı mahcup edecek ve günaha sevk edecek davranışlara ortam hazırlar. Nefsin insanı kötülüğe sevk etmesi nedeniyle genelde kınanmış olmakla beraber, nefisle

HZ. MEHDİ

HZ. MEHDİ Mehdi; Sözlükte “doğru yolu bulmak; yol göstermek, rehberlik etmek” anlamındaki hüdâ (hedy, hidâyet) kökünden türemiş bir sıfat olup “hidayete erdirilmiş, kendisine doğru yol gösterilmiş kişi” demektir. Ebû Sa’îd el-Hudrî (RA) dan rivayet edilen bir hadîs-i şerifte Rasûlüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: