Eğitici Dini Çocuk Hikayeleri
— Sabah oldu meleğim, sözleriyle de gözlerini açtı. Böyle güzel bir şekilde uyandırılmaktan çok mutlu olmuştu.
Her sabah uykusu açılana kadar, annesiyle sohbet etmeyi severdi. Ya gece gördüğü rüyayı anlatır, ya annesini şaşırtacak sorular sorar veya arkadaşlarıyla yaptıklarından bahsederdi. Bu sabahsa muzipliği üzerindeydi:
— Anneciğim, adımı unuttun galiba, dedi.
Annesi şaşkınlıkla:
— Nereden çıkardın bunu yavrum, dedi.
— Bana meleğim dedin. Benim adım Melek değil ki…
Annesi gülmeye başlamıştı.
— Yine güldürdün beni. Sana meleğim diyorum, çünkü sen melekler kadar saf ve temizsin. Sana meleğim diyorum, çünkü hep böyle iyi ve iyiliksever kalacağına inanıyorum.
Küçük kızın mutluluğu daha da artmıştı. Uykusu iyice açılmıştı. Tam bir şeyler daha söyleyecekti ki annesi:
— Bir şey söyleyeceksin, ama şimdi de ablanı uyandırmam gerekiyor. İstersen kahvaltını yaparken konuşalım. Yoksa okula geç kalacaksınız, dedi.
Fatma aceleyle yatağından kalktı. Elini yüzünü yıkayıp önlüğünü giyinirken aklında hep melekler vardı. Elini yüzünü yıkayıp temiz olmasını söyleyen içindeki ses meleklerin sesi olmalıydı. Dün okula giderken karşıdan karşıya geçmeye çalışan yaşlı bir teyze görmüştü. Ona yardım etmesi gerektiğini kulağına fısıldayan da melekti galiba. Zaten o fısıltıya kulak verip teyzeye yardım etmişti. Çevresindeki insanları mutlu ettiği zaman içinden geçen “İyi bir iş yaptın.” sözünü de bir melek söylüyor olmalıydı. Geçen yıl Ramazan ayında ilk oruç tuttuğunda sevindiği gibi melekler de sevinmiş miydi acaba? Her yerin karla kaplı olduğu bir kış gününde, odasının penceresinden dışarıyı seyrettiğini hatırladı. Her şey karlar altında kalmıştı. Birden pek çok şey gibi serçelerin yiyeceklerinin de karlar altında kaldığını düşünmüştü. O zaman aklına aç kalan küçücük serçeleri getiren de melek olmalıydı. Hemen mutfaktan biraz ekmek almış, bunları ufalayıp balkona koymuştu. Karlar eriyinceye kadar da bunu yapmaya devam etmişti. Bunları düşünerek kahvaltı sofrasına oturdu. Yemeğe başlamadan önce besmele çekti ve sevinçle bağırdı:
— Bunu da melekler hatırlattı.
Annesi ne olduğunu anlamaya çalışırken:
“Anneciğim, öğretmenimiz söylemişti: İçimizden iyiliğe, doğruya çağıran bir ses duyarsak, o meleğin sesiymiş.”
Daha söyleyecekleri vardı ama birden aklına öğretmeninin verdiği ödev geldi. Ödevini yapmayı unutmuştu. Bütün neşesi kaçtı. Ne yapacağını düşünürken aklına bir fikir geldi.
Okula gitmeyecek, ertesi gün de öğretmenine hasta olduğu için gelemediğini söyleyecekti. Bir an soruna çözüm bulduğunu düşündüğü için rahatladı. Annesi ve ablası Ayşe ne olduğunu sorduğunda aklından geçenleri söylemek istemedi.
Aslında bulduğu çözümün doğru bir çözüm olmadığını biliyordu. “Bunları aklıma getiren, yalan söyleyerek sorumluluktan kurtulmamı düşündüren, şeytan olmalı. Galiba ben annemin söylediği kadar iyi biri değilim. Aklıma ne kötü şeyler geliyor.” diye düşündü ve ağlamaya başladı. Annesinin kendisine sarılıp:
— Ne oldu meleğim, niçin ağlıyorsun, sözleri üzerine üzüntüsü bir kat daha arttı.
— Bana meleğim deme, dedi ve az önce aklından geçenleri annesine anlattı.
Annesi gözlerinin içine bakarak konuştu:
— Yavrum her insan, içinde iyiliğe, doğruya, güzelliğe çağıran ses duyar. Bunun yanında kötülüğe çağıran, haksızlığa teşvik eden ses de duyar. İyiliğe çağıran meleğin sesidir. Kötülüğe çağıran şeytanın sesidir. Sen, aklına gelen yanlış işten rahatsız oldun. O işin yanlışlığını yüreğine fısıldayan meleğin sesine kulak verdin. Böylece o işi yapmamaya karar verdin. Yapabilirdin de. Önemli olan hata yaptığımızda pişman olmamız ve bir daha yapmamak için çalışmamızdır. Bu da bizim iyi bir insan olduğumuzu gösterir. İçimizde iyiliğe, doğruluğa çağıran sesi duyduğumuz için Allah’a şükredelim. Hadi benim meleğim, okula geç kalmayın, yolunuz açık olsun, Allah’a emanet olun…
Diyanet İşleri Başkanlığı
hikaye, dini hikaye, dini çocuk hikayeleri, islami hikayeler, islami çocuk hikayeleri, eğitici hikayeler, dini öyküler, eğitici öyküler,