Bir Selam Sohbeti Caddenin bir tarafında, oldukça dalgın ve düşünceli yürüyordum. Yanıbaşımdan gelen nazik bir sesle kendime geldim: – Selâmün aleyküm, hocam! Baktım ki, okuldan mezun olmuş öğrencilerimizden biri. – Ve aleykümüsselâm Mehmet. Hal-hatır faslından ve kısa bir sohbetten sonra, ters istikametlere doğru ayrıldık. O benden ayrılırken, tekrar selam vermeyi de ihmal etmedi.
Siz Cuma’yı Bilir misiniz? FAKİH Anlatıyor: -Babam bana şöyle anlattı: -Salih Meri, cuma gecesi, cuma namazını kılmak üzere mescide gitmek için yola çıktı. Kabristana uğradı. Kendi kendine şöyle dedi: -Tan yeri ağarıncaya kadar kalayım. Kabristanın içine girdi. İki rekat namaz kıldı. Bir kabre dayandı. Gözlerine uyku geldi.
Nefsinin Oyunlarına Alet Olma Sakın kıyaslama kendini başkalarıyla! “Ama ben..” “Ama benim şu kadar” Sakın sakın deme! Şeytan da böyle demedi mi? “Ben!” dedi.. ”Üstünüm ondan!” dedi, Kıyasladı kendini, gururlandı… Ve kovulmuşlardan oldu! Sen de, eğer böyle dersen; hidayeti için dua ettiklerin varsa mesela, Asla kabul olmaz duaların!.. istersen gece-gündüz namazda, Oruçta, ibadette ol, “Ben!”
Güzel Bir Kıssadan Hisse Okumanızı Tavsiye Ederim “Rızkını veren Allah’tır. Kula Minnet Etme!” Hz.Süleyman bir karıncaya bir yıllık yiyeceğinin miktarını sorar. Karınca da, bir buğday tanesi yerim diye cevap verir. Cevabın doğruluğunu kontrol etmek isteyen Hz. Süleyman (a.s) karıncayı bir şişeye koyar. Yanına da bir buğday tanesi koyar ve hava alacak şekilde şişeyi kapatır.
Böceğin Rızkı Hazret-i Süleymân (a.s.) bir gün, deniz kenârında oturmuşlar idi. Bir karıncanın geldiğini gördü. Ağzında bir yeşil yaprak tutardı. Deniz kenârına ulaşdı. Sudan bir kurbağa çıkdı. O yaprağı karıncadan alıp, denize döndü. Karınca geri döndü. Karıncadan sordular ki, – Bunun hikmeti nedir. Karınca cevâb verdi ki, -Bu deryânın ortasında, Allahü Sübhânehü ve teâlâ hazretleri