Etiket: ahiret

Kalbin Hakikatini Bilmek

Kalbin Hakikatini Bilmek Varlığı bilinmeyince, kalbin hakikati anlaşılamaz. O hâlde hakikatinin ne olduğunu, sonra askerini, sonra bu asker ile olan bağlılığını, sonra sıfatlarını bilmek lâzımdır. Sıfatları bilinirse, Allahü Teâlâ’nın bilinmesinin nasıl hâsıl olduğu, kendi saadetine nasıl ulaştığı bilinir. Bunların her birine ayrı ayrı işaret edeceğiz. Kalbin varlığı aşikârdır. Zira, insanın kendi varlığında şüphesi yoktur. İnsanın

Zayıf Bir Zanla Bile Ahireti İnkâr Caiz Değildir

Zayıf  Bir Zanla Bile Ahireti İnkâr Caiz Değildir Bir kısım ahmaklar vardır ki, işleri ne kendi basiretleriyle [görüşleriyle] anlayabilirler, ne de şerîatin bildirdiğini kabul ederler. Âhiret işlerinde şaşar kalırlar. Onları şüphe kaplamıştır. Ve bazan da şehvetlerinin galebe çalmasiyle, yaratılışlarının icabına uyarak âhireti inkâra kalkarlar. Kalblerinde, bu inkâr meydana gelir, şeytan da onu arttırır. Cehennemi anlatmak

Ruhanî Ateş, Cismanî Ateşten Daha Acıdır

Ruhanî Ateş, Cismanî Ateşten Daha Acıdır Ruha ait olan üç çeşit ateşi öğrendin. Şimdi bu ateşin, beden için olan ateşten daha şiddetli olduğunu anlayacaksın. Rûha, cana te’sir etmedikten sonra bedenin herhangi bir acıdan haberi olmaz. O hâlde bedenin acısı cana ulaşır. Bu yolla acı artar. İş böyle olunca, ruhun, canın içerisinde meydana gelen ateş ve

Kabir Azâbının Hakikati ve Dereceleri

Kabir Azâbının Hakikati ve Dereceleri Kabir azabının aslı şimdi öğrendiğin gibi dünya sevgisidir. Bu azab da farklıdır. Dünyayı isteme derecesine göre, bazılarına çok, bazılarına az olur. Meselâ kalbi bu dünyaya yalnız bir cihetten bağlı olan bir kimsenin azabı; mal, mülk, hizmetçi, hayvan, mevki, azamet ve bütün dünya ni’metlerine sahip ve kalbi bunların hepsine bağlı olan

Kabir Azabının Mânâsı

Kabir Azabının Mânâsı Şimdi «Kabir azabını» anlatmamıza sıra geldi. Kabir azabı da iki kısımdır: Rûhanî ve cismanî. Cismanî olanı herkes bilir. Ruhanî olanı ise, kendini bilenden başkası bilmez. Ruhunun hakikatini bilmesi, kendi zâtı ile kaim [var] olması ve kıyamı için bedene muhtaç olmasını, ölümden sonra bâki olduğunu, ölümün onu yok eylemediğini, ölümün ise; gözünü, elini,