Şükredebilmek Nimettir

Şükredebilmek Nimettir

Şükredebilmek Nimettir 1 İlim SaatiMescid-i Haramda bir ilim meclisi… Dört yüz pîr, halkalanmış şükür bahsinden konuşuyorlar. Tarifler farklı, kalpler mutmain değil. Aralarında genç bir çocuk var. Henüz on üç-on dört yaşlarında. Serî-î Sakatî (k.s) o gence döner: Bir de sen söyle.

“Şükür vermiş olduğu nimetlere istinaden Allah’a ortak koşmaman ve işleyeceğin günahlara o nimetleri sermaye yapmamandır.”

Müthiş!

Mecliste bulunan herkeste bir hayret ve hayranlık, bütün gözler o gençte.

Serî-î Sakatî (k.s) memnun, mütebessim: “Çocuk, korkarım Hakk’tan nasibin sadece lisandan ibaret olacak!”
Bu söz üzerine haftalarca ağladım diyecektir Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri.

***

Genç Cüneyd’i haftalarca ağlatan meseleyi, “güzel yapmak güzel söylemekten elbette daha güzeldir” diyerek şimdilik kapatıp asıl mevzumuza dönelim.

Şükür bu tariften hareketle iki adımda ele alınabilir:

1-Allah’a ortak koşma, nimet veren O’dur!

Ömür, sağlık, evlat, mal, mülk, akıl, idrak, güzellik hepsi Allah’ın insana verdiği birer nimet ve emanettir. Ben kazandım zannettiğin malı da, dikkat ettiğin için uzadığını sandığın ömrü de, gayret ettiğin için elde ettiğin vehmine kapıldığın başarıyı da lütfeden Allah’tır.

Gel gör ki, insan en çok kendini ortak koşar Allah’a!

Ben elde ettim.
Nasıl?
Aklımla.
Aklı kim verdi?
Allah…
Ben kazandım.
Nasıl?
Gayretimle.
Gücü kim verdi?
Allah…

Dağılabiliriz, ama önce Şeyh Şiblî’yi analım, diyor ki: Şükür nimeti değil nimeti vereni görmektir!

2- O’nun verdiği nimetle O’na isyan etme!

Bu mümkün müdür? El, ayak, göz, kulak, mal, mülk, hepsi birer nimet… Hangi günahı onun verdiği bu nimetler olmadan işleyebiliriz ki? “Ey güzel Allah’ım” diyesi geliyor insanın, “sana isyan etmek için bile sana muhtaç olan kullarını sana kulluk yolunda bir an sensiz bırakma!”

***

İnsan Allah’a ortak koşuyor ve günah işliyorsa, diliyle hangi güzel cümlelerle şükrederse şükretsin, aslında isyandadır. Şükür sadece dil ile olmaz. Her nimetin şükrü kendi cinsinden olur, buyurmuşlar zira.

Yürüyebilen ayak nimettir. Buna dil ile hamd gerekli ama eksiktir. O ayakla yasaklanan yere gitmemek şükrün gereğidir. Emredilen yerlere emredenin rızası için gitmek ise ayakların şükrüdür.

Dilimiz en güzel cümlelerle zenginliğimize şükretse de, o şükür; malımızın zekâtını vermiyorsak yalan, harama harcıyorsak isyan, hayırda harcamıyorsak noksandır.

***

Kur’ân-ı Kerîm’de şükür kelimesi, yaklaşık yetmiş beş yerde geçiyor. Rabbimiz bazen “Belki şükredersiniz” diyor, bazen “Ne kadar az şükrediyorsunuz”, bazen “ Fakat insanların çoğu şükretmezler” ve nihayet Süleyman aleyhisselâmın dilinden, “Şükreden ancak kendi iyiliği için şükretmiş olur; nankörlük eden bilsin ki Rabbimin hiç bir şeye ihtiyacı yoktur, O büyük kerem sahibidir.”

Şükrün nimeti artırdığını da yine Kur’ân-ı Kerîm’den öğreniyoruz:

“Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azâbım çok şiddetlidir”

***

Demem o ki, şükür diye bir gündemimiz olmalı.

Şükredecek ne kadar sebebimiz olduğunu her an bir kez daha fark etmeliyiz.

İşler nasıl diyene, berbat dediğimiz vakit perişanlığımızı artırıyoruz. Nasılsın diyene, perişanım dediğimiz anda iyi olmanın kapısını kapatıyoruz kendi ellerimizle.

Üstelik muazzam bir ölçümüz var.

Sadece cuma namazlarını kılan bir adam hiç namaz kılmayanların arasında evliyâ gibi gezmesin, kuru soğan ekmek bulabilen fakir, ehl-i kebâba bakıp yiyeceğini kendisine zehir etmesin diye muazzam bir ölçü:
Ahiret işlerinde kendinden yukarıdakine bak, dünya işlerinde kendinden aşağıdakine!

Yani teheccüd kılanları gör de kıldığın beş vakit namaz sana varlık olmasın, o kuru ekmeği bulamayanlara bak hâline şükret de soğan sana yağlı kebap olsun.

***

Nimetin ne olduğu belli, şükrün ne olduğu âşikâr.

Herkes nimetinin artırılmasını istiyor fakat çok az insan bu isteyişin hakkını veriyor.

Belki de işe şunu anlayarak başlamalı;

Şükür nimete yapılır ama şükredebilenlerden olmak başlı başına bir nimettir.

Ve şöyle bitirmeli,

Şükredebilen bir kul oluşumuza ne kadar şükretsek azdır!

Serdar TUNCER

şükretmek, şükür, nimet, şükür nimettir, serdar tuncer hikayeleri, serdar tuncer, ahiret dünya, namaz, idrak, ilim meclisi, 

Şükerttikçe şükredecek şeyler çoğalır. Şikayet etme, şükret. Şükür nimettir. 

Add a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir