Cemaatsiz Cennet Bulunmaz

Nimetlere ulaşmanın bir çok yolu vardır; ancak bir yol var ki bütün yolların en emniyetlisi, en sevimlisi ve en verimlisidir. Bu, sırf Allah rızası ve muhabbetullah üzere kurulmuş bir takva cemaatına katılıp, Allah sevgisi üzerinde yaşamak ve o sevgi içinde dünyadan ayrılmaktır.

Kim istemez şerefli, edebli, terbiyeli, sevgili bir Müslüman olmayı? Kim arzulamaz Yüce Mevla’nın sevgi ve rızasına ulaşmayı? Kim dilemez Hz. Rasulullah’ın (A.S.) iki cihana bedel bir tebessümüyle karşılaşmayı ve sevinçten ağlamayı? Kim düşünmez Cehennemi selametle geçip ebedi saadet ve selam yurdu Cennet’te bulunmayı?..Bütün bu nimetlere ulaşmanın bir çok yolu vardır; ancak bir yol var ki bütün yolların en emniyetlisi, en sevimlisi ve en verimlisidir. Bu, sırf Allah rızası ve muhabbetullah üzere kurulmuş bir takva cemaatına katılıp, Allah sevgisi üzerinde yaşamak ve o sevgi içinde dünyadan ayrılmaktır.

Buna “Allah’ın ipine yapışmak” denir. Allahu Tealâ’nın kopmayan ipi Hz. Kur’andır. Kur’anın tek isteği iman ve takvadır. Onun bir ucu Rabbül Âlemin’de, bir ucu bizdedir. Kim ona sıkıca tutunur ve ölene kadar bırakmaz ise korkmasın, sonuçta yeri Cennet’tir. Bu, Rabbimizin açık vaadidir. Rasulullah (A.S.) Efendimiz de aynı müjdeyi vermiştir.

Allahu Tealâ, “sakın huzuruma imansız ve İslam’sız gelmeyin” diyor ve dünyadan selametle ayrılmanın yolunu şöyle gösteriyor:

“Hep birlikte, (kalbiniz ve kalıbınızla, erkek ve kadınınızla, yaşlı ve ihtiyarınızla) topluca Allah’ın ipine sarılın. Sakın parçalanıp dağılmayın. ”(Âl-i İmran/102-103)

“Takvaya ulaşmak için birlik olun, biribirinize yardımcı olun.” (Mâide/2)

Kur’an’ın en önde gelen hafızlarından Hz. İbnu Mes’ud (R.A.), “Allah’a götürecek ip taat ve cemaattır” diyor ve ekliyor: “Nefsinize acı ve ağır gelse de birliğinizi muhafaza edin. Sakın yalnızlıkta huzur aramayın bulamazsınız.” (Taberi)

Büyük müfessir İmam Katâde’yi dinleyelim: “Allahu Teâlâ, sizin ayrılık içinde olmanızı çirkin görüyor. Onun için önce ‘sakın parçalanmayın’ emrini verdi ve dağınıklıktan sakındırıp nehyetti. Allahu Tealâ sizin hakkı dinleyen ve ona itaat eden, biribirini seven ve dostça geçinen bir cemaat olmanızı istiyor. Siz de, gücünüz yettiği kadar Allah’ın razı olduğu bu hale razı olun ve ona sahip çıkın. Bütün kuvvet Allah’a aittir.” (Taberi)

Allah Rasulü (A.S.), şeytanın her an mü’min avında olduğunu, tek başına kalan kimsenin kalbine ve imanına saldırdığını haber verip sığınılacak kaleyi gösteriyor:

“Allah yolunda Allah rızası için cemaat olun. Yoksa şeytana yem olursunuz. İman selameti ile ölmek ve Cennete girmek isteyen kimse cemaata sarılsın.” (Tirmizi, Hakim)

Tek kalanı kurt kapar sözü, yalnız başına kalan insan için söylenmiştir.

Başka bir ilaç:

“Üç şey var ki, onlara riayet eden bir mü’min, katiyyen aldanmaz, yanılmış olmaz:

–  Allah için amelde ihlaslı olmak.

–  İşlerini sevk ve idare eden imamına karşı samimi davranmak.

–  Cemaata sımsıkı sarılmak.” (Ahmed, Hakim)

Evet, bir kimse yaptığı işlerde Allah rızasını hedefe alır, Hakk yolunda kendisine tabi ve talebe olduğu kimseye özü ve sözüyle samimice davranır ve bu uğurda beraber olduğu cemaate sımsıkı sarılırsa, onun kalbinde şeytan taht kuramaz. Şeytanlaşmış insanlar da onu yolundan ayıramaz. Çünkü onun destekçisi Allahu Tealâ’dır.

“Allah’ın eli cemaatin üzerindedir.” (Tirmizi, Tabarani) hadisi, cemaatın kerametini anlatmaya yeterlidir. Buradaki elden maksat, Allah’ın kudreti, desteği, muhabbeti, koruması ve melekleriyle takviyesidir.

Mü’min, Allah yolundaki kardeşleriyle kuvvetlenir. İhlas ve edeb ilahi rahmeti çeker. Rahmet kalbi destekler. Rahmetle desteklenen kalbin şüphesi gider. İlahi nur ile aydınlanan kalp, fani olan eşyayı bırakıp baki olan Mevla’yı tercih eder; hep O’nu zikreder. Boş işlerden ve haramlardan muhabbetini çeker. Ahireti özler, ölümü sever.

Cemaatla kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmiyedi derece daha faziletlidir ve daha bereketlidir. Cemaatla yapılan dua ve zikirler, tek başına yapılandan daha makbuldur. Cemaat halinde yapılan herşeyde ayrı bir bereket ve kazanç mevcuttur.

Efendimiz (A.S.), mü’minleri biribirlerini temizleyen iki ele benzetiyor. Allah için kardeş olan mü’minlerin her birisi, diğerinin günahlara düşmemesi için bir kalkan vazifesi görür. Önce, onu kusur ve günaha çağırmaz, hata içinde bırakmaz. Yanlış yaparsa ikaz eder; hayır işlerse dua ile destekler. Bazen onun için gözyaşı döker. Ne mutlu Allah için sevdiği kardeşi için gözyaşı dökebilenlere. Bu hal, peygamberlerin ve sıddıkların ahlâkıdır. Az bulunur, çünkü çok kıymetlidir.

Nereden bakılsa cemaat rahmettir. Cemaatın temeli Allah için muhabbettir. Onu ayakta tutacak esaslar ise ihlas ve edebtir. Birisi bulunmasa, sonuç felakettir.

Mü’minler Cennet’e grup grup cemaat halinde gireceklerdir. Tek kişilik bir cennet yoktur. Cennetin süsü ve gülü olan Rasulullah (A.S.) Efendimize bile aşıklar ve sıddıklar komşu edilecektir. Cennet’te herkes sevdikleriyle beraber sevinecektir. .

Semerkand Dergisi – Halil Bülbül

Add a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir