Etiket: ibadet

NAMAZ

NAMAZ  Namaz, tekbir ile başlayıp selâm ile son bulan, belli fiil ve sözleri içine alan bir ibadettir. Allah`a karşı tesbîh, ta`zîm ve şükrün ifadesidir. Namaz, Kur`an`da doksandan fazla ayette zikredilir. Önceki şeriatlerde beş vakit namaz yoktu. Ancak vakitleri belirsiz genel anlamda namaz vardı. Namaz, hicretten bir buçuk yıl kadar önce Mi`rac (Isrâ) gecesinde farz kılınmıştır. Enes

CUMA KILINIP KILINMAMASINDA SONUÇ

CUMA KILINIP KILINMAMASINDA SONUÇ Cuma meseleşinin sâdece bir noktası üzerinde durduğumuz bu araştırmamızda vardığımız sonucu ve tercihimizi şöyle özetleyebiliriz: 1. Cuma, kılma imkânı bulunulan her yerde mutlaka kılınması gereken “şiar” bir ibadettir. 2. Cuma kılmama fikrini yaymaya çalışanların tutundukları deliller çeliskili ve zayıftır. Bu fikri benimseyenler iyi niyetli de olsalar, başlattıkları hareket yanlış, tehlikeli, gençleri

Ehl-i İbâhenin Yanlış ve Cahillik Yolları

Ehl-i İbâhenin Yanlış ve Cahillik Yolları Her şeye mubah diyenler, Allahü Teâlâ’nın çizdiği huduttan çıktılar. Yanılmaları ve cahillikleri yedi sebepten oldu. BİRİNCİ SEBEP: Allahü Teâlâ’ya iman etmeyen bir grubun cahilliğidir. Çünkü O’nu hayâl ve vehim hazinesinde aradılar. O’nun nasıl ve ne gibi olduğunu araştırdılar. Bulamayınca inkâr ettiler ve işlerin oluşunu yıldızlara ve tabiata havale ettiler,

Şeriata Uymak Saadet Yoludur

Şeriata Uymak Saadet Yoludur Allahü Teâlâ’yı tanımayı anlatmak uzundur. Bu kitaba sığmaz. Bu tanımanın tamamını aramaya teşvik ve tenbih için bu kadarı yetişir. Saadetin tamamı, bu marifetten insanın alabildiği kadar almasıdır. İnsanın saadeti, Allahü Teâlâ’yı tanımakta ve ona kulluk ve ibadet eylemektedir. Marifetin, yâni Allahü Teâlâ’yı tanımanın, saadet-i ebedi olmasının sebebi daha önce anlatıldı. Kulluk

Kur’an’ın Dostluğu

Kur’an’ın Dostluğu Haf’s b. Gıyâs (rahmeyullahi aleyh) der ki; “Evimin yakınlarında fâsık bir komşum vardı. İnsanlar onun kötülüğünden korktuğundan aciz duruma düşmüşlerdi. Öldüğünde onu rüyamda  peygamberlerin, velilerin arasında gördüm. Başında nurlu bir sarık vardı.  Ona: –       Sen fâsıklık ederdin. Şu yüksek dereceye nasıl  ulaştın? Dedim. –       Sus! Kur’an’ı okuyan fâsık olmaz dedi. –       Sen Kur’an