CENNET II. BÖLÜM

CENNET II. BÖLÜM

agacİkinci bölümde; Cennetlerin çeşitli nimetlerini, içindeki hûri ve gılmanları ve Allahû Tealâ’yı görmeyi bildirir.

Ey aziz! Ehl-i tefsir ve ehl-i hadis ittifakla şöyle bildirmişleridir: Cennette bulunanların iştiha ettikleri nimetler, her durumda hemen önlerine gelir. Yüksek ağaçlardan sarkan meyveler, bir işaretle ellerine erişir. Çeşitli meyvelerle her an lezzetlenirler. İstedikleri yiyecek ve içecekleri hemen hazır bulurlar. Bu yemekleri yapmaya pişirmeye lüzum olmaz. Çünkü Cennette zahmet ve ateş yoktur. Cennet ağaçlarının en büyüğü, kökü Sidrede, dalları Cennet kasırlarından olan Tûbâ ağacıdır. Güneşin tepede bulunup ışıklarının bütün evlere girdiği gibi Tûbâ ağacının sayısız dalları da Cennet kasırlarına böylece girer. Meyvelerinden Cennet ehli lezzetlenir. Mü’minlere Cennette rengârenk döşemeli kasırlar, içinde de tahtlar üzerinde anber saçlı, hilâl kaşlı, kara gözlü, güneş yüzlü, tatlı sözlü, edâlı, nazlı, inci dişli, mercan dudaklı, gül yanaklı, servi boylu, güzel huylu, gülden taze ve gönül alıcı, pâkize hûri kızları vardır ki, Cennet ehlinin temiz hanımlarıdırlar. Her biri çeşitli renklerde ve hafif ölçülerde yetmiş kat elbise giymişlerdir. Her hûrinin taze teni cam gibi şeffaftır. Başlarına çeşitli renklerde ışık saçan taçlar koyup türlü cevherlerle işlenmiş tahtlar üzerine yaslanıp mü’minleri beklerler. Karşılarında binlerce çocuk ve gılman saf saf olup onlara hizmet için ayakta dururlar. Cennete giren mü’minler ebedî olarak orada kalır, hiç çıkmazlar. Selâm ile tatlı konuşurlar ve boş sözlerle asla gönül yıkmazlar. Cennet ehli için ölüm ve ihtiyarlık yoktur.  Elbiseleri eskimez. Gönülleri zengin, gözleri tokdur. Yiyip içerler, fakat ayakyoluna gitmezler. Yedikleri güzel bir ter olup gülsuyu gibi bedenlerinden çıkar. Cennetteki hûriler ve kadınlar hayz ve nifas görmezler, kötü huylardan uzak ve temizdirler. Cennet ehli her zaman emniyette, tedbir ve tedarikten geçmiş, endişe ve üzüntüden uzak, hastalıklardan selâmette sıhhat ve âfiyette devamlı, sürûr ve sâadette ebedi kalırlar.

Allah’ın hususi olarak mü’minler için tâyin ettiği melekler her bir hafta kadar zamanda bir kere mücevher eğerlerle süslü buraklar getirip Hak Teâlâ’nın selâm ve davetini tebliğ ve tebşir ederler. Mü’minlerde buraklara binip And Cenneti’ne çıkarlar. Hak Teâlâ’nın misafirhanesine varıp ikram ve izzetlerini görürler. Çeşitli nimetlerini yiyip selâm ve kelâmını işiterek kemâlde olan cemâlini baş göz ile müşahede ederler. O’nu görme lezzetinden mest olup, Cennet nimetlerini unuturlar. Sonra Hakk Teâlâ’nın bilgisi dahilinde yine kendi makamlarına dönerler. Bütün Cennetlerin bekçisi ve hâkimi bir mahbûb ve büyük melektir ki, şekli insan  ismi Rıdvân’dır. Cennette gece gündüz olmaz. Bir an ışıksız kalınmaz. Çünkü Cennetlerin çatısı, Arş-ı Rahman’dır. Har zaman Arşın nuru orada parlar durur.

Add a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir