“Âlimler  Nezdinde Mevlid Gecesi, Kadir Gecesi’nden Efdaldir, Böyle Bilinesi!”

“Âlimler  Nezdinde Mevlid Gecesi, Kadir Gecesi’nden Efdaldir, Böyle Bilinesi!”

Rahmet peygamberi Rasulullah (s.a.v.) Efendimizin mevlid gününde dünyayı teşriflerinden daha büyük nimet ne olabilir. O halde o günün özellikle tespit edilip, ibadetlerle ihyası, yapılması gereken bir vazifedir.

İmâm Ebû Abdillâh ibni’l-Hâc “el-Medhâl” isimli eserinde şunları söylemiştir:

“Mevlid ayı Allâh-u Teâlâ’nın üstün kıldığı, bizi de Yüce Peygamberiyle faziletli kıldığı  büyük bir aydır. Gönderilenlerin efendisinin bize lütfettiği bu mübarek ayda Rabbimizin bu yüce lütfuna şükür iin ibadetlerin ve hayırların artırılması gerekir.

Gerçi Rasulullah (s.a.v.) bu ayda diğer aylara nazaran fazla bir ibadet yapmamıştır ama o bize acıdığı için ümmetine farz olmasın diye böyle yapmıştır. Lakin pazartesi orucunun hikmetini beyan sadedinde: “O benim doğduğum gündür” (Müslim, Sıyam :36, no:2747) buyurarak mevlid ayının faziletine işaret etmiştir. “

Şu bilinmelidir ki; Rasûlüllâh (s.a.v.)’in doğduğu gece bin aydan hayırlı olduğu  Kur’ân-ı Kerim ile sabit olan Kadir Gecesi’nden daha efdaldir.

Ulemâ bunu yirmi yönden isbat etmişler ve şöyle demişlerdir:

“Âlimler  nezdinde Mevlid Gecesi, Kadir Gecesi’nden efdaldir, böyle bilinesi!”

“El-Mevâhib” isimli eserde zikredildiğine göre: Rasûlüllâh (s.a.v.)in doğum gecesi üç yönden  Kadir Gecesi’nden efdal tutulmuştur.

  1. Mevlid Gecesi Rasûlüllâh (s.a.v.) dünyayı teşrif gecesidir, Kadir Gecesi ise O’nun şerefine verilmiştir. Rasûlüllâh (s.a.v.)e verilen Kur’ân-ı Kerîm sebebiyle şeref kazanan Kadir Gecesi elbette Kur’ân-ı Kerîm’in kendisine indirildiği zâtın doğum gecesi kadar efdal olamaz.
  2. Kadir Gecesinin şerefli kılınma nedenlerinden biri de meleklerin o gece dünyaya nüzulüdür.

Mevlid Gecesi ise Rasûlüllâh (s.a.v.)’ın zuhûruyla şeref kazanmıştır. Rasûlüllâh (s.a.v.) meleklerden daha şerefli olduğuna göre O’nun teşrif gecesi meleklerin teşrif gecesinden efdal olur.

  1. Kadir Gecesi sadece âhir zaman ümmetine lütfedilmiş iken, Mevlid-i Şerif Gecesi bütün yaratıklara lütfedilmiş bir gecedir, çünkü Rasûlüllâh (s.a.v.) sâde bu  ümmet için değil bütün alemlere rahmet olarak gönderilmiştir.

Zaten bütün alemlerin yaratılması da o yaratılacağı için gerçekleşmiştir. O halde Mevlid Gecesinin faydası daha umumi olduğu yönüyle de Kadir Gecesinden üstün tutulmuştur.

(Ahmet Mahmut Ünlü – Mevlid- Şerîf Kıraati)

 Mevlüt Kandili

Mevlit kandilinin anlamı, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in(s.a.v) doğum günü olan rebiyülevvel ayının on ikinci gecesinde kutlanan kandildir.

Dünyada önemli gelişmelere neden olan kutlu doğum, insanlık tarihinin en önemli olaylarından biridir.

Çünkü O’nun dünyaya geldiği dönemde, insanlar her türlü değer ölçülerini yitirmiş,kelimenin tam anlamıyla yollarını şaşırmışlardı. Küfür ve haksızlık gönülleri karartmış, Allah’a giden yoldan uzaklaştırmıştı.

Sosyal hayat bozulmuş, ahlak tamamen raydan çıkmıştı. Kadınlara esir muâmelesi yapılıyor, bir eşya gibi alınıp satılıyordu, kız çocukları acımasızca diri diri toprağa gömülüyordu.

Yeryüzünde insanın en çok ihtiyaç duyduğu şey olan huzur, can ve mal güvenliği kalkmış gibiydi.

Dünyanın birçok köşesi kanlı boğuşmalara sahne oluyordu. Cihanın ıslâhı bir peygamberin gönderilmesine muhtaçtı. Bütün ümitler, Yahudi ve Hristiyan dinlerinin müjdelediği âhir zaman peygamberine yönelmişti. Bütün dünya, karanlıklar içinde, bu kurtarıcının gelmesini dört gözle bekliyordu.

İşte Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), böyle bir zamanda dünyaya gelmişti. Bu gecenin sabahı gerçekten de nurlu bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidâyet meş’alesi olan Sevgili Peygamberimiz’in gönderilişi, Yüce Allah’ın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu hususta Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulmuştur: “İçlerinden, kendilerine Allah’ın ayetlerini okuyan, kendilerini temizleyen, kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, mü’minlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki onlar önceleri apaçık bir sapıklık içindeydiler.”(Âl-i İmrân, 164) Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle o, âlemlerin Rabbinden, “âlemlere rahmet olarak gönderildi.” (Bkz. Enbiyâ, 107)

Hz. Peygamber’in, güzel ahlâkla yoğrulmuş hayat tecrübesini araştırmaya, ondan yararlanmaya, her zaman olduğu gibi bugün de çok ihtiyacımız vardır. Sevgili Peygamberimiz’i, onun güzel ahlâkını, davranış ve uygulamalarını, gelişen dünya şartlarına yön verecek, insanlığın problemlerine çözüm getirecek Kur’an-ı Kerim’i zenginliği ile yeniden tanımalı ve tanıtmalıyız.

Peygamberimizin doğumunu anarken, yalnız mevlid okumak, ilâhiler söylemek ve kandil simidi dağıtmak yeterli değildir. Onun doğumunu anmaktan asıl maksat, evrensel olan risâletini, yüksek ahlâkını, fazîletini, adâlet ve doğruluğunu hatırlamak ve bunları hayatımızda uygulama azmini tazelemektir. Yüce Allah’ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ermenin yeğane yolu, Hz. Peygamber’in yolundan gitmektir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur:

“(Ey Muhammed!) De ki: Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Âl-i İmrân, 31)

Bu ayette de belirtildiği gibi, Allah’ı hoşnut etmek, O’nun Peygamberine uymak ve onu örnek almakla mümkündür.

MEVLİD KANDİLİ’NDE NELER YAPILIR?

Kur”ân–ı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekânlarda Kur”ân ziyafetleri verilmeli; Kelamullah”a olan sevgi, saygı ve bağlılık duyguları yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli.

Peygamber Efendimize (sav) salât ü selâmlar getirilmeli; O”nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli.

Kaza, nafile namazlar kılınmalı; varsa o geceye ait nakledilen namazlar, onlar da ayrıca kılınabilir; kandil gecesi, özü itibariyle ibadet ve ibadette ihsan şuuruyla ihya edilmeli.

Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah”ın benden istekleri nelerdir” gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli.

Kişi kendine ve diğer Mü”min kardeşlerine hattâ isim zikrederek dualar etmeli.

Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı; vefa ve kadirşinaslık ahlâkı yerine getirilmeli.

Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.

O gece ile ilgili âyetler, hadîsler ve bunların yorumları ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalı.

Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli; va”z ü nasihat dinlenmeli; şiirler okunmalı; ilâhî ve ezgilerle gönüllerde ayrı bir dalgalanma oluşturmalı.

Kandil gecesinin akşam, yatsı ve sabah namazları cemaatle ve camilerde kılınmalı.

Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli; hoşnutlukları alınmalı; ve manevî iklimlerinde vesilelikleriyle Hakk”a niyazda bulunulmalı.

– Günahlara samimi olarak tevbe ve istiğfar edilmeli; idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamet ve inabede bulunulmalı.

– Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmalı.

– Mü”minlerle helalleşilmeli; onlarla irtibatımız cihetinden rızaları alınmalı.

– Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli.

– Kişi kendine ve diğer Mü”min kardeşlerine hattâ isim zikrederek dualar etmeli.

– Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı; vefa ve kadirşinaslık ahlâkı yerine getirilmeli.

– O gece ile ilgili âyetler, hadîsler ve bunların yorumları ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalı. (Kaynak: Diyanet)

One Comment

Add a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir