Eshab-Keyf (Mağara Arkadaşları) Hazreti Isa aleyhisselâmdan sonra încil ehlinin işi karmakarışık, alt üst olmuş, aralarında günahkârlar büyümüş, hükümdarlar azgınlaşmış ve putlara tapar; putlar için kurbanlar keser hale gelmişlerdi. Bu yolda en ileri gidenlerden birisi de Rum hükümdarlarından Dekyanus idi. Bu hükümdar Rum diyarını dolaşıp putperestliği kabul etmeyen Isa ümmetini katlediyordu. Dekyanus bu gezisi sırasında
HZ YUNUS Hz Yunus dahi, enbiya-ı Benî İsrail’den olup, Nineva ahalisine men’us oldu. Ve onları tevhide davet etti. Onlar putlarını terk eylemediler. “Allah tarafından azap gelecek ve kırk güne kadar Nineva şehri yere batacak “ diye korkuttu, yine kulak asmadılar. Hazreti Yunus dahi onlara darıldı ve meyus oldu. Gazap ve hiddet ile “Dicle” kenarına indi
TAKVÂ Kısaca ifade etmek gerekirse takvâ Allah-u Tealâ’ya karşı saygılı olmaktır. Takvâ, inancımızın esaslarının yerli yerine oturmasını sağlayan en mühim kavramlardan birisidir. Basit bir şekilde değerlendirilip düşünülmesi asla mümkün değildir. Aşağıda zikredeceğimiz bir kaç ayet-i kerimede görüleceği üzere dünya ve ahiret hayatımızdaki mükâfat ve cezalarımız, takvâ düşüncesine sahip oluşumuz veya uzak kalışımızla şekillenecektir. Bundan dolayı
Büyük Günahlar Şeyhimden işittim, buyurdu ki: – Bence kulun kalbi Allah’tan, meleklerden, kitaplarından, peygamberlerinden ve âhiret gününden iç yönüyle kopmadıkça büyük günah işlenmez. Kalbin belirtilenlerden iç yönüyle kopması ve sadece dış yönüyle bağlı gibi görünmesi hiçbir yarar sağlamaz. Böyle halde işlenen günahın büyük sayılması şundandır: Çünkü kul bu durumda Allah’tan kopmuş (kalbi ve kafası başka
Allah’a Götüren Her İz Mukaddestir S.Muhammed Saki Erol’un Hayat Dengemiz adlı kitabında işlemiş olduğu güzel bir konu. Gerek kendi varlığımıza, gerek canlı-cansız bütün alemlere ibret nazarıyla baktığımızda ne görürüz? Hiç şüphesiz, kusursuz bir sanat ve mükemmel bir işleyiş. Bu, Rabbimiz’in “Kuddüs” isminin bir tecellisidir. Elbette kusursuz, yüce bir varlığın sanatı olan bu alemler de kusursuz