İbadetlerin Özü Zikir bütün ibadetlerin özüdür. Bütün hak dinlerin ortak ibadetidir. Bütün peygamberler de bir anlamda insanlara zikri öğretmek için gönderilmişlerdir. Çünkü denilebilir ki insanın yaratılış gayesi zikirdir. Zikir iki taraflıdır. Birincisi, Yüce Rabbimiz’in insanı zikretmesi, diğeri ise insanın Allah’ı zikretmesidir. Allah’ın sevdiği kullarını anması ile düşmanlarını anması elbette farklı olur. Dostları Allah’ı zikrederken Allah
VARLIKLARIN ORTAK DİLİ ZİKİR Günümüzde zikir denince boş oturan, yapacak başka işi gücü olmayan kimselerin yaptığı “olsa da olur, olmasa da” cinsinden bir ibadet akla geliyor. Bazı insanlar da beş vakit namazını kılan, Kur’an okuyan, ilimle uğraşan, haramlardan kaçan müminlerin gereken zikri yaptığını, ayrıca bir zikre ihtiyacı olmadığını düşünüyor. Oysa Yüce Yaratıcı’ya karşı yapacağımız en
Hiç Namaz Kılmadan Cennete Giden Kişi Hayber savaşı sırasında İslâm ordusu ile Hayber Kalesi’ndeki Yahudiler arasında mücadelenin iyiden iyiye kızıştığı bir andır. Hayberli yahudilerden birisinin yanında çobanlık yapan bir zenci, savaşın zorlu anlarından birinde Rasul-i Ekrem A.S. ile karşılaşır ve “bana İslâm’ı anlatır mısınız?” der. Efendimiz, ilk akla geleceği üzere “Şimdi sırası mı? Git, uygun
Müslümanlığımızın Aynası İyi Komşuluk Nasıl bir Müslüman olduğumuzu ibadetler değil, hareketleri belirler. Gerçekten de Müslümanlığın ölçüsü güzel ahlâktır. Güzel ahlâk ise hakları güzel korumaktan ibarettir. Cenab-ı Mevlâ kul haklarına o kadar önem veriyor ki, kendisine karşı kusur işleyeni kolayca affederken, kullarının hakkını çiğneyeni o kul affetmedikçe kendisi affetmiyor. Bir müminin hayatında Yüce Yaratıcı’nın hakkından sonra
Süt Kardeşlerin En Hayırlısı: Hz. Şeyma Mekke ve çevresi, inananların nice eziyetlere katlandığı, binlerce yürek parçalayan olayın yaşandığı yer. Allah’ın ayetleri indikçe, bir yanda hasta kalplilerin kini artıyor, diğer yanda ise Allah Rasulü’ne duyulan muhabbet büyüyordu. Her tozu şirkten temizleninceye kadar çelişkilerin kıskancında kıvranan bu kutsal belde, bir taraftan da son nübüvvetin mucizelerini yaşıyordu. İşte