İbadetlerin Özü

İbadetlerin Özü

ibadetZikir bütün ibadetlerin özüdür. Bütün hak dinlerin ortak ibadetidir. Bütün peygamberler de bir anlamda insanlara zikri öğretmek için gönderilmişlerdir. Çünkü denilebilir ki insanın yaratılış gayesi zikirdir.

Zikir iki taraflıdır. Birincisi, Yüce Rabbimiz’in insanı zikretmesi, diğeri ise insanın Allah’ı zikretmesidir. Allah’ın sevdiği kullarını anması ile düşmanlarını anması elbette farklı olur. Dostları Allah’ı zikrederken Allah da onları anar.

İnsanın Yüce Rabbini zikretme ihtiyacı fıtratında gizlidir. Bu ihtiyaç hayatla başlar ve devam eder. Gerçek zikir öldükten sonra yapılır. Kabirde, mahşerde, cennette ve cehennemde zikir hiç kesilmez. Cennetlikler hamd ederek, cehennemlikler ızdırap içinde devamlı “ya Allah” derler. Fakat birisinde muhabbet, diğerinde mecburiyet, mahcubiyet ve pişmanlık  vardır. Sonuçta, dünyada iman eden de inkâr eden de ahirette Yüce Allah’tan başkasını zikredemez.

Namaz niçin kılınır, zekât niçin verilir, hacca niçin gidilir, kurban niçin kesilir gibi binlerce soru sorulsa ve bir cevap istense, verilecek cevap zikirdir. Hiçbir ibadet, kendi başına hedef değildir. Namaz, oruç, zekât, hac, hizmet, güzel ahlâk, ilim, irfan, ihsan hep Yüce Yaratıcı’yı zikir içindir.

Zikir, kulluğun temel esası, tadı ve hedefidir. Zikir kalbin gıdası, ruhun safasıdır. Zikir sevginin ispatı, ilâhi dostluğun aynasıdır. Zikir sevginin ispatıdır. Zikretmeyen kimse sevgilisine yabancı, sevgisinde yalancıdır.

 Zikir Allah’a Yaklaştırır

Zikir anmak, hatırlamak, unutmamak ve yad etmek gibi manalar taşır. Ancak, ondaki gizli mana sevmek, yüceltmek ve özlemektir. Zikrin aslı, gönülden masivayı yani Allahu Tealâ dışındaki her şeyi çıkarıp O’nu sevmektir.

En büyük ibadetlerden biri de namazdır. Ondaki tek hedef de bütün azalarla Allah’ı zikretmektir. “Beni zikretmek için namaz kıl” (Tâhâ/14) ayeti, namazdaki asıl hedefin rukû ve secde değil, bütün bunları yaparken Yüce Mevlâ’yı zikretmek, dil ve hal ile O’nu yüceltmek olduğunu ifade ediyor.

Bir de şu ayeti düşünelim: “Namaz kıl. Muhakkak ki namaz, insanı kötülüklerden ve hoş olmayan hallerden alıkoyar. Hiç şüphesiz Allah’ın zikri en büyüktür.” (Ankebut/45)  Kulun Yüce Allah’ı zikretmesi her şeyden büyüktür. Yaptığı zikre karşılık olarak Yüce Allah’ın kulunu zikretmesi ise hiçbir şeyle ölçülemeyecek kadar büyük bir saadettir. Allahu Tealâ’nın “Siz beni zikredin, ben de sizi zikredeyim” (Bakara/152) müjdesi her çeşit zikri içine alır. Allahu Teala’yı zikretmek için bu müjde yeter.

Rasulullah A.S. Efendimiz zikrin yerini ve değerini şöyle ifade eder:

“Size amellerinizin en hayırlısını, Rabbimiz katında en temiz olanını, derecenizi en çok yükseltenini; altın ve gümüş infak etmekten, düşmanla karşılaşıp onları öldürmenizden veya şehit düşmenizden daha hayırlı olanını haber vereyim mi: Allahu Tealâ’yı zikretmek.” (Tirmizî, İbn-i Mace, Ahmed, Hakim)

Bir defasında yine Rasulullah A.S. Efendimiz’e, “Hangi cihad, hangi namaz, hangi oruç, hangi zekât, hangi sadaka, hangi hac daha faziletlidir?” diye sorulduğunda, hepsi için şu cevabı vermiştir: “Bunlardan hangisinde Allahu Tealâ daha fazla zikrediliyorsa, o en faziletlisidir.” (Ahmed, İbn-i Mübarek, Tebaranî)

Bir ibadetin maddi şartlarda yapılması onun hedefinin zikir olmasını değiştirmez. Bilakis zikri çeşitlendirip hayatın her alanına yayar ve manasını derinleştirir. Kurban keserken yapılan zikrin manası ve tadı ile, oruç tutarken yapılan zikrin tadı ve manası aynı değildir. İkisi de bir zikir sebebidir. İkisi de kalbi Allah’a bağlama yoludur. Diğer ibadetleri de böyle düşünmeliyiz. Şu hadis-i şerif konumuzu anlamak için yeterlidir:

“Kâbe’yi tavaf etmek, Safa ile Merve arasında koşmak, şeytan taşlamak ancak Allah’ı zikretmek için emredildi.” (Ebu Davud, Tirmizî)

Eğer, “Hangi zikir daha faziletlidir?” diye bir soru sorulursa cevap aynıdır: Kalbin en fazla uyanık olduğu ve ihlâsla Yüce Rabbini yücelttiği zikir en faziletli olandır.

Müminler her yaptıkları amelin başında, içinde ve sonunda kalplerini kontrol etmeli. O amelle kalbinin ne derece uyandığına ve Yüce Allah’a ne kadar bağlandığına bakmalıdır.

Dilaver Selvi

Add a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir