DUA'NIN EDEPLERİ
Dua’nın Edepleri
1- Bütün ibadetlerde olduğu gibi duada da niyet esas bir kaidedir.
2- Duanın şartları yerine geldiği müddetçe kabul olunayacağına kesinlikle inanmak. Bundan hiç şüphe edilmemelidir.
Ebû Hureyye (R.A.) den rivayete göre, Resulullah (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Biriniz dua ettiğinde, isteğinde kararlı olsun ‘Allah’ım dilersen beni bağışla, dilersen bana acı’ demesin. Şüphesiz Allah’ı zorlayan hiç kimse yoktur.”
3- Duanın kabul olunmasında acele etmemelidir.
Ebû Hureyye (R.A.) den rivayete göre, Resulullah (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Biriniz acele edipte “Ben dua ettimde kabul olmadı” demedikçe duası kabul edilir.”
4- Haram olan yada kabulü mümkün olmayan bir şey için dua etmemelidir.
5- Duaya önce E’ûzü-Besmele ile başlamak şartıyla, duanın başında ve sonunda Allahû Teâlâ’ya hamd, Resulullah (s.a.v.)e, Âl’ine ve Ashabına salatü selam getirilmelidir.
Hz. Ali (r.a.) den rivayete göre, Resulullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Muhammed ve onun Ehl-i Beytine salâvat getirilmedikçe, dua ile Allah arasında bir perde vardır.”
6- Dua ederken sağına ve soluna, aşağı ve yukarı bakmamalıdır.
7- Duayı üç kere tekrarlamalı ve ısrarcı olmalıdır.
Hz. Ayşe (r.a.) den rivayete göre, Resulullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Allah ısrarla dua edenleri sever.”
8- Kâfiyeli dua etmeye zorlanmayıp, içinden geldiği gibi dua etmelidir. En güzeli Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) den gelen dualarla dua etmelidir. Ancak Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) den bize kadar ulaşmış olan bir takım dualr vardır ki bu duaların kelimeleri arasında bir ahenk, bir kafiye, bir düzen bulunmaktadır. Ancak bu, özellikle zorlanarak yapılmış değildir.
Allahü Teâlâ, A’râf suresinin 55. ayetinde şöyle buyurmuştur: “Rabbinize yalvara yalvara ve gizlice dua edin. Bilmelisiniz ki O, haddi aşanları sevmez.”
Âyette geçen “haddi aşanlar”dan maksat, dua yaparken edebiyat yapmak, süslü kelimeler kullanmak manasında alınmıştır. Doğru olan, büyüklerden bize intikal eden bize kadar ulaşıp gelen duaların dışına çıkmamaktır. Çünkü insan kimi zaman bu sınırı aşmaktadır. Maslahatı gereği olmayan bir takım şeyler isteyebilmektedir. Kaldı ki, herkes de aynı şekilde güzel olarak dua yapmasını beceremez.
Mutlaka büyüklerden bize kadar ulaşan dualarla dua edilmesi daha yerinde bir davranış olur. Bununla yetinmek en iyisidir. Bunun dışında bir dua da bulunacaksa, mutlaka yalvar yakar olan bir dille huşu içerisinde ve duasında edebiyata kaçmaksızın, zorlanmaksızın yalvarılmalıdır. Çünkü Allah katında yakarış, en sevilen husustur.
9- Duanın kabul edilmesi için sadaka vermelidir.
10- Ne çok sesli, ne de bağırarak dua etmeyip ikisinin arasında olmalıdır.
Asr-ı saadette bazı sahabeler Hz. Peygambere sorarlar:
– ‘Ey Allah’ın Resulü! Rabbimiz bize yakın mı? Tâ ki yüksek sesle yalvaralım.’
Onların bu sorusu üzerine Bakara suresinin 186. ayeti nazil olur: “Kullarım, Sana Benden (kendilerine yakın uzak oluşumdan) sorduklarında (Sen onlara de ki) şüphesiz Ben çok yakınım, Bana dua ettiğinde, dua edenin duasını kabul ederim. O halde (kullarım) da Benim davetime uysunlar ve Bana inansınlar ki, doğru yolu bulsunlar.”
11- Dua ederken abdestli bulunmalı, kıbleye dönük olmalı, eller hafif açık, ellerin içi göğüs hizasına kadar kaldırılmalı, duanın sonunda “Âmin(kabul buyur)” diyerek elini yüzüne sürmelidir.
Nitekim Selmân-ı Fârisî (r.a.) den rivayetle Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Şüphesiz Allahü Teâlâ çok hayâlı ve kerem sahibidir. Kişi, (duanın şartları yerine getirir ve) O’na doğru elini kaldırdığında, ellerini boş ve mahrum olarak geri çevirmekten haya eder.”
12- Dua edilen yerin tenha bir yer ve dua edilen vaktin de şerefli bir vakit olmasına dikkat edilmelidir. Arife, Cuma günü, gece yarısı gibi mübarek zamanları seçmelidir.
13- Dua edecek olan kişi, öyle kendini beğenmiş, ukala, her şeye tepeden bakan ve büyüklük taslayan bir durumda bulunmamalıdır. Madem ki dua ediyor, düşkün bir durumda olduğunu Rabbine bildiriyor demektir.
Dua ederken yakarış içinde Kendini günahkâr görerek yalvararak ve korkarak dua etmeli fakat ümidini kesmemelidir.
İşte bir kimse Rabbine dua ettiğinde veya etmek istediğinde bu dört özelliği taşımalıdır: Alçakgönüllü olacak, güçsüzlüğünü ve zayıflığını kavrayacak, Allah’ın kendisini bağışlamasını isteyecek, bundan umudunu kesmeyecek ve her an için endişe ve korku içinde olacak.
Nitekim Enbiyâ Suresinin 90. Ayetinde Allahü Teâlâ şöyle buyurur: “Doğrusu onlar hayır işlerinde koşuşurlar, umarak ve korkarak Bize yalvarırlardı; bize karşı derin saygı içindeydiler.”
14- Dua ederken sırf kendine değil, bütün ehli İslam ve Ümmeti Muhammed için etmelidir.
Ebû Hüreyre (r.a.)dan rivayet ettiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Allah’a en sevimli dua, kulunun şöyle demesidir: “Allah’ım ümmeti Muhammed’e umûmî bir merhametle merhamet eyle.”
15- Daha çok ahiret il ilgili konularda dua etmelidir. Bakara suresinin 200. Ayetinde Allahü Teâlâ şöyle buyurur: “İnsanlardan öyleleri vardır ki Ey Rabbimiz bize dünyada ver derler böylelerinin ahirette bir nasibi yoktur.”
16- Resulullah (s.a.v.)in “Sizin her biriniz dua ettiğinde, isteğini büyük şeyler istesin çünkü vereceği hiçbir şey Allahü Teâlâ’ya büyük gelmez” delili ile duada âl-i himmet olmalıdır.
17- Duanın kabul olunması için gereken şartları yerine getirmelidir.