Mi’rac Günü Orucu

Mi’rac Günü Orucu Selmânı-ı Fârisî (Ra)’dan  rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasûllüllâh (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Receb de bir gün ve bir gece vardır ki, o günü oruçlu geçirip, gecesini ibadette kaim olan  kişi zaman olarak yüz seneyi de (gece ibadeti ve) kıyamla geçirmiş gibi olur. O gün Receb’in bitmesine üç gün kaladır Muhammed (s.a.v.) de

Mi’rac Gecesinin Namazları

Mi’rac Gecesinin Namazları Enes (Ra)’ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Receb de bir gece vardır ki kim onda amel edene, yüz senelik haseneler yazılır. O, Recebin bitmesine üç (gece) kaladır.” “Her kim o gecede on iki rekat kılar; her rekatta bir Fatiha ve Kur’an’dan bir sure okur, her iki rekatta (oturup)

Receb-i Şerif’in Eyyâm- Bîyd (On Üç, On Dört ve On Beş Oruçları)

Receb-i Şerif’in Eyyâm- Bîyd (On Üç, On Dört ve On Beş Oruçları) Ali (Ra.) şöyle buyurmuştur: “Recebin on üçüncü gününün orucu, üç bin sene oruç gibidir. On dördünün orucu, on bin sene gibidir. On beşinci gün ise on üç bin seneye denktir.” (İbni Şâhîn, Suyûtî, el-Le’âlî, 2/106) Enes (Ra.)’dan merfû’an rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte

Tasavvuf Güzel Ahlâktır

Tasavvuf Güzel Ahlâktır Ahlâk Arapça’da “seciye, tabiat, huy” gibi mânâlara gelen hulk veya huluk kelimesinin çoğuludur. İnsanın fiziksel yapısı için halk manevi yapısı olan huyu kastedilince hulk kelimesi kullanılır. Tasavvuf literatürüne baktığımız da ise birçok mutasavvıfın tasavvufun tanımını ahlâk ile ilişkilendirilmiş oldukları, sûfîlerin yapmış oldukları tanımlardan anlaşılmaktadır. Nitekim ilk dönem zâhid sûfîlerinden Ebû Muhammed-i Cerîrî’nin (ö. 311/923)

Tasavvuf İlminde Nefsin Yeri

Tasavvuf İlminde Nefsin Yeri Tasavvufun aklî bir ilim olmayıp aksine tecrübî, yani yaşandıkça tadılan ve idrâk edilen bir ilim olması sebebiyle tarifleri de çeşitli olmuştur. Her sûfî, içinde bulunduğu hale göre, tasavvufun tarifini yapmıştır. Bu tanımların iki bini geçtiği söylenmiş olmakla birlikte, mutasavvıfların sayısınca olduğunu savunanlar da olmuştur. Yapılan bu tanımların çeşitliliği önemli ölçüde tanımı yapan sûfinin o anki mânevi